entarileri (1884)

  1. Tarık - burada sansür ! (ayağa kalkıp çantasına yürüdü. defteri içerisinden çıkarıp ortamıza attı) Alın işte! Hevesimi kursağımda bıraktınız zaten. Mustafa - Lan senin kursağını sansür ayarsız! Neden atıyon öyle mal gibi! Nilay - Abi gözünüzü seveyim yapmayın böyle. Tanıyamıyorum artık sizi. Kutsal kitap mı lan bu!? Ahmet - Ya arapça bişeyler yazıyorsa içinde? (tarığa baktı korkarak) Yazıyo mu lan!? Gül - Yuh artık sansür ! Tarık - Yok lan bildiğin türkçe sansür ! Endişeni sansür eyim senin ahmet. Ben - (defteri alıverdim hemen) Bir baksak mı lan içine? Tarık - (sinirli sinirli gülerek) Aç bak sansür . Dikkat et ama kirve: Ben ilk açtığımda içinden sansür çıktı! Çok korktum. (gülmeye başladı) Sinirle suratına baktım tarık ın. Mustafa - sansür tir git tarık. sansür tir git başka yerde geç dalganı! Tarık - sansür çocuk gibisiniz ha! Adamın biri kafayı yemiş yazmış bir ton saçmalık. Ben de heyecan olsun diye ballandıra ballandıra anlatıyordum size. Olay ettiniz sansür ! Korka korka araladım sayfaları. Çirkin bir el yazısı ile bol imla hatalı cümlelerle muhatap oldum önce. Hızlıca göz gezdirdim. Tarık ın anlattıkları bir çocuğun hayal gücünün sinemaya uyarlanmış hali gibi kaldı okuduklarımın yanında. Hikayenin giriş cümleleri vardı sadece. Kalan kısa ve hatalı cümleleri bizim şerefsiz içine kendi yorumlarını da katarak anlatmıştı bize. Ben - (başımı defterden kaldırırken) Defteri nerede buldun kirve? Mustafa elimden çekiştirip aldı defteri o sırada. Direnmedim. Diğerleri hemen mustafanın etrafına üşüştüler. Tarık - Bu evde kirve. Şuradaki duvardan oyma rafın üstünde duruyordu. Ben - sansür korucular geliyor demiştin buraya? Tarık - Enteresan olan da o zaten. Defterin üstü toz kaplıydı. Kimse ellememişti yani. Sayfalar nemden birbirine yapışmıştı yer yer. Bizzat şahidim. Nilay - Yani onca zaman defter burada, neredeyse göz önünde duruyordu ve kimse açıp bakmamış öyle mi? Tarık - Valla görünen o! Mustafa - (başını defterden kaldırmadan) Olm senin anlattıklarının bir kısmı yok burada!? Tarık - Ne yapaydım sansür ! Kendi kafamdan birleştirdim kopuk yerleri. Defter konunun özeti sayılır. Serhat - Peki kalanını okusak mı lan buradan? Tarık - Gerek yok kirve. Ben ezberledim çoktan. Bir haftadır okuyorum ben onu! Kafamda imammışım gibi tasarladım sansür herşeyi. Size güzel güzel kanırtayım diye. Ahmet - sansür senin ben. Gül - sansür herif. Bari beraber okusaydık. Bu kadar endişelenmezdim o zaman belkide. Tarık - Ya endişelenecek bir şey yok. Zaten bir yerden sonra yazmayı bırakmış adam. Mustafa - Nasıl lan!? Ben - Lan! Durun o zaman. Tarık sen bire bin katmadan anlatabilir misin kalan kısmı? Sadece defterdeki haliyle mümkünse? Tarık - Olur kirve! Ben - Tamam o zaman (elimi uzattım) mustafa ver kirve defteri. Mustafa uzattı defteri aldım. Ben - Bu defter şurada dursun. Tarık kalan kısmını anlatsın hikayenin. Sararsa yan eve bakalım. Sarmazsa veya tedirgin olursak sansür tir olup gidelim sansür ! Ahmet - Süper fikir. Herkes hem fikirdi. Tarık pek beğenmedi yan eve girmeme kısmını, ben söylerken suratı asıldı biraz. Meraklı sansür . Tarık - Eyi tamam o zaman sansür . yere çöküp bir sigara yaktı, biz de yaktık. anlatmaya devam etti.
    #303596 gizli ulak | 18/09/2014 16:04
     
  2. Tarık - (elinden oyuncağı alınmış çocuk gibiydi suratı) bende sansür . defteri burada buldum. Mustafa elleriyle yüzünü kapatıp sinirli sinirli gülmeye başladı. Ben - Kirve sen kafayı mı yedin sansür !? Madem buldun neden başında söylemiyorsun? Tarık - Lan oradan okudum herşeyi size anlatıyorum işte. Nilay - Değil mi sansür . Peki bizim bunu istemeyeceğimiz aklına geldi mi hiç? Tarık - Ne alaka a.. Serhat - Lan sansür ik! Ya olan biten gerçekse!? Ha!? Düşündün mü bunu hiç? Ahmet - sansür sansür ! O kadar da değil! Serhat - Öyle deme kirve. Ya gerçekse sansür !? Gül - Lan korkutmayın beni! Tarık - Lan gerçek olsa benim ne işim var burada? Ben de sizin kadar tırsıyorum böyle mevzulardan. Altı üstü bir defter. Ben - Nerede lan bu defter? Mustafa - Kirve bulaşmayalım bence. Serhat - Lan bulaşmayalımı mı kaldı? Adamın evinde yattık. Bahçesinde içtik. Hikayesini anlattık. (tedirgin bir şekilde etrafına bakındı bir süre) Sıçtıysak zaten çoktan sıçmışızdır. Ben - Tarık! sansür defteri nerede? Ahmet - Kirve küfür etmesek. Nilay - Ciddi misin sen ahmet? Ahmet - sansür ne olur ne olmaz. Sonra pişman olmayalım da!
    #303595 gizli ulak | 18/09/2014 16:03
     
  3. Bundan rahatsız olan ve esvabının dışında akrabası da olan bir adam imamı ziyarete gelmiş bir akşam. Bu evde bulamayınca imamı mezarlığa inmiş. Oradan da ümidi kestiği sırada buradan bir çığlık yükselmiş. Adam koşarak geri gelmiş buraya. İmam bu kısmı sanki olanı biteni dışarıdan izlemiş gibi anlatmış defterinde. Önc.. Ahmet - (Hepimizden önce sordu) orada dur bakalım kirve! İmamın defteri? Bu defter sende mi lan yoksa? gül - hay ağzını öpeyim ahmet. Ben - tarık? hepimiz ağzımız açık gözler faltaşı tarık a bakıyorduk. Tarık kabız gibi kıvranmaya başlamıştı. Mustafa - kirve sakın bize defterin sende olduğunu söyleme sansür !
    #303593 gizli ulak | 18/09/2014 16:02
     
  4. Tekrar toparlanıp evin salonuna geçtik. Tarık kıçının altına bir minder koyup bağdaş kurdu. bir bardak çay getirdi nilay tarık a verdi. Herkes ihtiyaçlarını götünün çevresine konuşlandırıyordu. Küllükler çaylar sigaralar atıştırmalıklar vs. Tarık herkesin yerleşmesini bekleyip boğazını temizlemişti ki serhat atladı hemen: "Kitap sayesinde başka gizler öğrendi demiştin en son!" Tarık - oha sansür . Nasıl bir hafızan var kirve? Mustafa - hakkaten yuh sansür . Geçen yazı hatırlıyon mu lan hala? Gülüşmeler. Tarık - ( gayet ciddi bir yüz ifadesiyle) neyse. İmam bunu zor yollardan öğrenmiş tabi. Malum, cehalet. Her definle yeniden musallat oluyormuş kadın. İmam bunun bir cin olmadığını düşünmeye başlamış. Acı olansa köy yaşamı boyunca tanıdığı, bildiği, sevip saydığı nicelerini gömmek zorunda kalmış. Ve her tanıdık yüz sürekli kadına dönüyormuş. Bir süre sonra kendisini iyice soyutlamış köylüden. Hatta son zamanlara doğru esvabıyla bile araya mesafe koymaya başlamış.
    #303592 gizli ulak | 18/09/2014 16:01
     
  5. çift taraflı zatürre olmadan uyandırdım herkesi. önce kızlar, sonra biz büyük eve girip üst baş kuruttuk sabah doğan güneşle. tam üç saat sürdü çıplaklar kampından muhafazakar yaylasına geçişimiz. saat 9 gibi kahvaltıya oturduk. tarık sık sık küçük eve bakıp durdu. mustafa nın da dikkatini çekmiş olacak ki tarık a: "lan anlat artık şu hikayeyi de açalım hediye kutusunu" diye takıldı. tarık kaçak ve tedirgin bir gülüşle cevap verince ben iyice kıllandım.
    #303591 gizli ulak | 18/09/2014 16:00
     
  6. ikinci gün "e" saat sabahın 3 üydü. gözlerimiz yaktığımız ateşe dalmış, rahmetli cobain den my girl ü söylüyoruz. "el ele kol kola ateşin etrafında. bu ateş ne ayarmış birader. hayatımın her anında oldu bu sansür tiğim çember bir şekilde. atalarımız şamanmıymış nedir sansür !?" diye düşünsel saçmalıyorum alkolün etkisiyle. arada uyumuşum. uyandığımda casio 05:00 diyordu. herkes dışarıda sızmış sansür . üzerimize çiğ yağmış ama. ben dahil herkesin kıyafetleri sırılsıklam.
    #303590 gizli ulak | 18/09/2014 15:59
     
  7. okey takımında tarık, mustafa, nilay ve gül oturuyordu. Serhat ve ahmet tavlayı açtılar. Ben de çaycıyım sansür ! Mustafa çiftten bitiyor, çay koyuyorum. Serhat açılmaz kapı alıyor, çay koyuyorum. Dellendim bir süre sonra bastım isyanı: "amk bir daha çay isteyen olursa içine işeyip veririm, kalkın kendiniz alın lan!" gizli küçük şişe viskimi çaktırmadan fırtlıyordum bir yandan. dışarısı şahane esiyordu. tam yayla havası sansür . çocuklar gülüp eğleniyor, ben de onları izleyip kafanın hasını çekiyordum. gece olmuş haberimiz yok. saate bakınca fark ettim, herkes oyunda hala. "lan ne zaman döneceğiz?" dedim. Tarık - kirve bu akşam kalalım bence, asıl olay gecede. Mustafa - Ne lan saber, tırstın mı sansür !? Ben - lan sansür ik! bir taneniz gece şu küçük evin komşusu olduğunu unuttuysa ben de adam değilim. hepinizin götü üç buçuk atıyor şu anda. Ahmet - Doğru sansür . Oradan konuşuyor işte toraman! Mustafa - Oğlum cüsse var bende. Cin min alırım altıma! Nilay - O cüsseden değil tombişim, abazalıktan. Komple yarıldık sansür . Çok komik değildi ama hepimiz alkolün etkisindeydik işte. Geri zekalıydık sansür !
    #303589 gizli ulak | 18/09/2014 15:58
     
  8. İmam buraya taşınmış. Köyde olan biten her mevzuda, esvabı ilgili kişiyi getiriyormuş imama. imam da kitap ve tecrübe marifetiyle iyi etmeye çalışıyormuş getirileni. Çok çığlıklar yükselmiş bu tepeden. Gelen hiç kimse geri dönememiş köye. Köylü hem köye bu kadar yakın olduğundan huzursuzmuş hem de köyden bu kadar uzak olduğu için duacı. Çocuğu, genci, ihtiyarı, erkeği, kadını kim muzdaripse bu iletten sadece imam kurtarabiliyormuş onu bu dertten. Köylü böyle bilmiş, böyle alışmış bir süre sonra. İmam olan biten her şeyi yazmaya başlamış bir yandan da. Günlük gibi bir defter oluşturmuş zamanla. İlk olaydan son olaya kadar. Her şey yazıyormuş o defterde. Kitabın başka gizlerine de vakıf olmuş okudukça, yaşadıkça. Aslında kitap ile gelenin gizlerine desek daha doğru olur. (gözlerini gökyüzüne kaldırdı önce. sonra birasından bir yudum sigarasından da bir nefes alıp üfledi.) Beyler bu akşam ara mı versek biraz. Geldik geleli adam gibi sohbet edemedik sansür !. İn cin olduk topumuz yok! Karardım sansür iyice. Biraz gülek ne olur?! Bir an acıdım sansür adama. Doğru söylüyordu. Geldik geleli hikaye anlattırıyorduk adama. Mustafa - Senin emrin olur kirve! Okey var - tavla var!? Ahmet - Ya sansür bitirseydin önce ne kadar kaldı ki? Tarık ın cevabı alayımızı göt etti: "Daha yeni başladım kirve!?"
    #303585 gizli ulak | 18/09/2014 15:55
     
  9. @44 o yazar benim zaten einstein. Ama hikayemin sonunu sadece kutucuklar okuyabilecek şimdi.
    #303583 gizli ulak | 18/09/2014 15:54
     
  10. Nilay - küçük olanda da? Eeee? Tarık - Neyse boş verin. Mustafa - Lan ebeni sansür tirtme bana, küçük ev ne için sansür !? Gül - Kesin pis ibr şey sansür . Ondan söylemiyor. Tarık - Lan tamam sansür ! Küçük olanda da ele geçirilen kişi ağırlanacakmış. Mümkünse kurtarılmaya çalışılacak, olmazsa da mağarada imamın yaptığı şeyleri bu küçük evde yapacaklarmış. Serhat aniden ayaklanıp küçük eve doğru koşmaya başladı. "bir bakalım sansür kim bilir ne var içeride!" Ben - (tarığa dönüp) sen bakmış mıydın daha önce? Tarık - Yok kirve. Tırstım biraz. Şok olmuştum sansür ! Serhat ın arkasından kalkıp koşarken bağırdım: "lan tarık hiç girmemiş oraya sansür ! bizi de bekle dalma tek başına!" Serhat yavaşlayıp kapısında durdu evin. Hepimiz ayaklanmıştık, Tarık hariç. Hep beraber serhat ın yanına koşturduk. Hem korkuyoruz hem de merak ediyoruz sansür beynimizi sansür eyim. İnsanın başına ya meraktan ya sansür tan!
    #303579 gizli ulak | 18/09/2014 15:51
     
  11. uyandığında dün geceyi konuşmak için esvabıyla buluşmak amacıyla evden çıktığında hala gece olduğunu fark etmiş. şaşırmış önce. uykusunu almış hissediyormuş. hava serinmiş bayağı. bahçe kapısına doğru yürürken o koçu fark etmiş. daha önce mağaranın önünde, sonra da köye dönerken yol kenarında gördüğü koç. koç buna bakıyormuş gözünü ayırmadan. imam destur getirip koça doğru yürümüş. koç kapıya süsmüş. imam durmuş. koç burnundan soluyup uzaklaşmış. imam peşinden yola çıkınca koçu görememiş. epey bakınmış ama yokmuş. geri dönüp uyumaya karar vermiş. yatakta dönüp duruyormuş. bir türlü uyku girmiyormuş gözüne. aniden bir fısıltı duymuş. yanı başında. başını soluna çevirdiğinde karısının yatağın üzerinde bağdaş kurmuş, kucağında teksir kitabını okuduğunu fark etmiş! korkuyla ayaklanmaya çalışırken karısı sağ elini göğsüne bastırmış imamın. adam kalkamamış. göğsü yanıyormuş. acı içinde kıvranırken gözlerini açmış! yatak odasının tavanını görüyormuş. aydınlıkmış oda. etrafına bakınmış, karısı yokmuş. apar topar çıkmış odadan evin içi boşmuş. bahçeye atmış kendini. karısı bahçede ateş yakmış,sac üzerinde bazlama pişiriyormuş. derin bir of çekip içeri dönmüş. elini yüzünü yıkayıp giyinmiş. evden çıkıp esvabından adamlarla camide toplanmışlar. imam gece olan bitenden bahsetmiş. hepsi de benzer sesler duyduklarını anlatmışlar imama. imam üzüntüyle yaşanan her şeyin tekrarlanacağına inandığını söylemiş arkadaşlarına. ortak kararlar almışlar. ayrı bir mezarlık yapıp orayı ve mağarayı en yakın buradan kontrol edebileceklerine karar vermişler. buraya da bu iki evi inşa etmişler. büyük olanda imam kalacakmış. küçük olanda da...
    #303578 gizli ulak | 18/09/2014 15:50
     
  12. imam çocuğu bırakmalarını ve gün batmadan önce camide toplanmalarını istemiş. kendisinin söyleyeceklerini dinledikten sonra istediklerini yapmaya devam edebileceklerini de eklemiş. köylü homurdanarak, tövbeler çekerek dağılmış. çocuğu evine yollatan imam da önce evine sonra da camiye geçip köy halkını beklemiş. akşam çökmeden köyün ağaları beyleri toparlanmış camiye. çok eksik yokmuş. ıkış tıkış ayakta saf tutup meraklı gözlerle imamı bekliyorlarmış. imam çıkmış bir sandalyenin üzerine ve köye çöken şerri bir bir anlatmış. köylülere yaptığı fedakarlıktan, aslında ne yapılması gerektiğinden, şeytanın henüz köyü terk etmediğinden filan bahsetmiş de bahsetmiş. kimi inanmış ikna olmuş, kimi şirk koşuyorsun deyip tövbeye çağırmış vs. gün batımında imam en azından köyün ehli akıl esvabından desteği koparmış. onlarla ayrı bir araya gelip işin tüm iç yüzünü anlatmış ve sordukları her soruyu cevaplamış. esvabın şükran ve dualarını aldıktan sonra da benzer olaylar için gözlerini kulaklarını açık tutmalarını telkin edip uğurlamış evlerine. gece karabasan gibi çökmüş köyün üzerine. imam türlü çığlıklar, feryatlar dinlemiş gece boyunca. koşturduğu her mahalde hiç bir şey bulamamış. hayal görmeye başladığını düşünmüş bir süre sonra. yaşadıklarının etkisine verip uyumaya çalışmış.
    #303577 gizli ulak | 18/09/2014 15:49
     
  13. Tarık - Kızını gömerken yüzüstü ve ayakları kıblenin tersine gelecek şekilde koymuş mezara imam. Üzerini de incir yaprakları ile örtüp toprak atmış. Doğru biçimde ancak böyle gömülürmüş. İmam işini bitirip köye dönerken yol kenarında bir koç görmüş. Mağaranın girişindekine benziyormuş. "Garip Emmi gene kaçırmış elinden" deyip yoluna devam etmiş. Köye ulaştığında feryat figanmış ortalık! Daha ne olduğunu anlayamadan arkasından çarpmış birisi ve koşmaya devam ederek köyün meydanına doğru uzaklaşmış. imam ne olup bittiğini anlamak için o yöne yürümüş. kalabalık bağırıp küfürler ediyormuş. Bir genç çocuk çıkmış insanların elleri üzerinde, kan revan içerisindeymiş. yere fırlatmışlar genci. Sonra bir kaç köylü buna tekme ile girişmeye başlamış. İmam koşarak yanlarına ulaşıp köylüyü durdurmaya çalışmış. beceremeyince kalabalığın dışına doğru savrulmuş. imam ne olduğunu sorduğunda "garip emmi nin kızıyla yakalamışlar, zina ediyormuş kafir" demiş bir köylü. adam sinirlenmiş. evine dönmüş. heybeyi bırakıp çifteyi almış odunluktan. doğru meydanın oraya. bir iki bağırmış sansür ine takan olmayınca kaldırmış çifteyi sıkmış bir tane. kalabalık yarı korkarak yarı öfkeli dönmüş bizim imama.
    #303576 gizli ulak | 18/09/2014 15:48
     
  14. Mustafa salyasını toparlarken konuşmaya çalışınca hepimizi birden bir gülme almıştı. Durulduğumuzda tarık a "kızın mezarı gördüğümüz mezarlıkta mı yani!?" dedi. Tarık gülümsedi ama onaylamadı. Nilay - Değildir ya, adam başka bir yere gömmüştür. Tarık sinsi sinsi sansür sansür sırıtyordu sansür ! Ahmet - (korku ve heyecanla ayaklanırken) sansür sakın bu evin temeline gömdü deme sansür ! Hepimiz ahmete, birbirimize ve tarık a baktık. Tarık başıyla onaylayınca herkes ayaklandı birden! Gül - Ben o eve girmem artık, başından söyleyeyim! Tarık - lan sakin olun sansür ! Serhat - sansür tir lan ne sakin olacaz? Ya gerçekse sansür !? Mustafa - He sansür ! Gerçektir kesin. Olum o dediğin amerikan filmlerinde olur. Zombiler, hayaletler, vampirler bilmem ne! Türkiye lan bura! Görüp göreceğin en doğa üstü olay, minibüs şöförünün Iron Maiden dinlemesi olacaktır ki mümkün değil sansür ! Tarık - Ya bir bitirseydim de sonra konuşsaydık bunları ne telaş ettiniz ibneler. Yok olm buraya gömmemiş imam. Nereye gömdüğü bilinmiyor zaten! Küfürler ve yer yer tebrikler uçuşurken tekrar çöktük yerlerimize. Tarık tan hikayenin aslına sadık kalmasını rica edip dinlemeye koyulduk sansür i tekrar.
    #303574 gizli ulak | 18/09/2014 15:47
     
  15. mağaraya ulaştıklarında imam heybeyi yavaşça kenara bırakıp kız ile arasına kısa bir mesafe bırakmış. kız heyecanla heybeye davrandığında imam sırtına bıçağı saplamış kızın! şaşkın ve acı dolu bakışlarını imama çeviren kız karşısında babasını görünce ağlamaya başlamış. imam zorla, duymamazlıktan ve görmemezlikten gelerek heybeyi açıp içindekileri boşaltmış mağaranın zeminine. kızı yüzüstü yere uzanmış. imam sırtından bıçağı çekip yerdeki malzemelerin başına çökmüş. kağıtlara teksirden bir kaç sansür yazdıktan sonra divitteki mürekkebi yere dökmüş. bıçakla elini kesip divite kan akıtmış bir miktar. sonra kamışı divite banıp birşeyler daha yazmış. yazmayı bitirdiği kağıdı alıp kızının başucuna çökmüş. kızını sırtüstü çevirdiğinde yüzü artık kızının yüzü değilmiş. iğrenerek bakarken gözlerine kağıda yazdıklarını okumaya başlamış. kızı yerde kıvranıyor, acı acı bağırıyor, küfürler ediyor, tehditler savuruyorken imam es vermeden kağıda yazdıklarını okumuş ve bitirmiş. kızın gözleri yuvasında ters döndüğü sırada kağıdı dört parçaya ayırmış. kızı ağzı açık, ve vücudu yay gibi gerilirken bu kağıt parçalarını ağzına tıkamış. kızı tamamen kendinden geçtiği anda da göğsüne saplamış bıçağı. mağaraya doğru bakarken nefes alıp vermeyi bırakmış kız. imam da o yöne döndüğünde bir koç görmüş mağara girişinde. sonra uzaklaşmış koç. imam herşeyi heybesine toplamış. sırtına asmış. kızını kucaklayıp sağ omzuna atmış. sol eliyle de bağladığı kazma ve küreği yüklenip buraya, bu evin hemen aşağısındaki mezarlığın eski haline getirmiş.
    #303573 gizli ulak | 18/09/2014 15:46
     
  16. Tarık ? apar topar eve dönmüş. Karısına kızın gelip gelmediğini sormuş. Hayır yanıtını alınca arka odunluğa geçip bir kazma bir de kürek çıkarmış. Birbirlerine bağlayıp bahçe kapısına dayamış. Eve girmiş sonra. İçeriden bir cevşen, biraz kağıt, bir kamış ve bir divit almış. Onları da heybeye koyup bahçeye çıkmış. Haymanın altına oturup kızını beklemeye başlamış. Kızı komşunun kızıyla güle oynaya, elindeki helkeyi omuzunda taşırken belirmiş bahçe kapısında. Kız ile vedalaşıp içeri girmiş. Babasını fark ettiğinde elinden düşürmüş helkeyi. Adam gözlerini ayırmadan kızına bakıyormuş. Kızı tedirgin bir hale bürünmüş. Adam hızla ayağa kalkıp kızının yanına koşmuş. Kızın kolunu tutup sıkmış sertçe ve: ?sessiz sakin mağaraya gel peşimden, yoksa..?demiş. Korku dolu bir ses tonuyla cevaplamış kızı: ?yoksa, ne!?? İmam bakışlarını iyice sertleştirip: ?kitap bende? demiş. Kızın gözleri sulanmış bir anda. Ağlamaklı bir ifadeyle: ?anlaşmıştık! Anlaşmamız vardı!? demiş. İmam ısrarla çekiştirmiş kolunu. Kız makus talihini kabullenmiş bir biçimde başını önüne eğip peşinden yürümeye başlamış imamın.
    #303572 gizli ulak | 18/09/2014 15:45
     
  17. Ben - Tarık!.. Sorularım var kir.. Tarık bir el hareketiyle sözümü kesmişti. "bitireyim sorarsın!" dedi. Herkes huysuzlanmıştı sansür . Güneş de batmak üzereydi. iyice gerilmiştik zaten. Heyecan korkuya göz kırpıyordu içimde. Bitse de gitsek dedim içimden. Herkesin dikkatli bakışlarından topladığı tatmine ergen egosunu banan tarık iti, profesyonel bir anlatıcı gibi devam etti hikayeye:
    #303570 gizli ulak | 18/09/2014 15:44
     
  18. "çeşitli yörelerde ecinni.. pir!.. sahip..! olarak bilinir.." "..cinlerin bir görünen bir de görünmeyen iki türü.." "..büyücülük gibi faaliyetlerle bunlar arasında ilişki kurulur.." okuduklarını kendisine duyurmak istercesine sesli ama duymaktan korkarcasına sessiz telaffuz ediyormuş. hiç öğrenmek istemediği benzeşmeleri okumuş sansür sansür . bir yandan allah a sığınıp bir yandan musallatından korkuyormuş. teksiri tekrar almış önüne. ilk üç sayfa boş. sonraki beş sayfa birer cümle. okumuş zaten bunları. sonraki yedi sayfa.. işte bunları daha önce okumadığı aklına gelmiş birden. gözleri her sesi atladığında acıyla sulanıyor, telaffuz ettiği her kelime ruhunu bir cenderede sıkıştırıyormuş. o teksirde yazanlar öyle iğrenç, kötü, günah doluymuş ki kendisini öldürmek istemiş her sansür da. verdiği acı tarifsizmiş okumanın. "inanan gözlere cehennem azabıdır bu yazıt! sen okuma insan! sen oku yezit!" bir damla kan düşmüş zaten lekeler içerisindeki teksir sayfasına. o anda idrak etmiş adam. "daha kaç göz bu illete mahkum olmuştu da bu lekeler oluşmuştu?" kurumuş, solmuş kan damlalarıymış kitaptaki lekeler. teksiri bitirdiğinde cebinden bez mendilini çıkarmış imam. gözlerini silmiş. ala çalmış bembeyaz mendil. ama artık ne yapması gerektiğini biliyormuş. kızını nasıl kurtaracağını biliyormuş artık!
    #303566 gizli ulak | 18/09/2014 15:31
     
  19. Adam da kızı veya karısı uyanmadan eve girmek için acele ile toparlanmış. Kitabı tekrar saklayıp odunluktan çıkmış. Sabah olduğunda ilk işi kızını kontrol etmek olmuş. Suya gitmişler komşunun kızıyla. Yarım saatten önce dönmeyeceğini düşünüp hemen odunluğa geçmiş. Heybeyi aldığı gibi camiye çıkmış evden. Mahallelinin iğrenç, küçümseyen, riyakar, günah dolu bakışlarına mahsur kalmış yol boyunca. Kimse tek kelime etmiyormuş yüzüne ama herkes gözlerinden kusuyormuş günahını, nefretini. Camiye zor atmış kendini. İlmihalleri indirmiş tek tek. Ele geçirdiği kitaptan veya içerisindekilerden bahseden tek bir cilt bile yokmuş. Cinler ve şeytan dışında benzer hiçbir şey. Cinler. Hiç merak etmediği alemin hiç merak etmediği yaratıkları. Uzun süre ilmihallerden bunları incelemiş sonra. Halleri, isimleri, cisimleri, duaları vs. Gün batarken bir paragrafa denk gelmiş ciltlerden birinde.
    #303565 gizli ulak | 18/09/2014 15:30
     
  20. Adam abdestini almış. Aklı bulduğu kitaptaymış hala. Bir şekilde yalnız kalıp içerisinde neler olduğunu keşfetmek istiyormuş. Kızını kurtarma ümidiyle türlü türlü kurmuş kafasında. Zar zor akşamı etmiş. Karısı ve kızı uyuduktan sonra odunluğa gidip kitabı çıkarmış heybeden. Gaz lambasını yakmış. Bağdaş kurup kucağına açmış kitabı. İlk üç sayfası boşmuş. Sonraki 5 sayfaya birer cümle karalanmış. Sonraki 7 sayfaya da üçer cümle. Başa dönmüş. Boş sayfaların silindiğini düşünmüş önce. Belli belirsiz izler varmış sayfalarda. Sonraki beş sayfanın ilkindeki cümleyle başlamış okumaya. Eski arapça. Ses kıymetsiz kelimeler. Kuralsız bir cümle. Anlayamamış önce. Tekrar okumaya çalışmış. ?hemze! Pir! Sahip.. sahipsiz.. zamansız ve apansız ve amansız!? Sonraki sayfaya geçmiş. ?hemze! pir. Yeri han.. yerle yeksan.. yerle bir ve iki ve üç!? Bir tıkırtı duymuş cümleyi, bitirdiğinde. Telaşla kapatmış kitabı. Gaz lambasını kısıp arkasına saklamış yavaşça. Karanlığa gözlerinin alışmasını beklemiş. Odunluğun girişine düşen azıcık ay ışığında fark etmiş kediyi. Parlak kırmızı gözlerle kendisine bakıyormuş kenardan. ?mübarek hayvan, aklımı yitirecektim senin yüzünden. Tövbe yarabbi tövbe.? Gaz lambasını yeniden almış yanına. Açmış kitabı tekrar. Kaldığı sayfayı bulmuş. ?hemze! pir! İsmi pür.. bismi hür.. cismi iz, biz, sen, o, mahluk!? Anlamsız geliyormuş cümleler. İyice canı sıkılmış. Hızlı hızlı geçmiş sayfaları. Aralarda kitaptan surelerin akıl almaz biçimde çarpıtılmış yorumları dikkatini çekmiş. Sanki aynı şeyi başka yollarla anlatarak bambaşka sonuçlar çıkarıyormuş yazılanlar. Adam kedinin mırıltısını duyduğunda kitabın sonuna gelmiş bile. Kafasını kaldırıp kediye bakmış. Kedi kırmızı bakışlarını adamdan kaçırmadan tıslayıp uzaklaşmış.
    #303563 gizli ulak | 18/09/2014 15:29
     
  21. Ahmet ? (tarık ın soluklanmasını fırsat bilerek) peki sansür , miş, mış anlatıyon da kirve. Anlattığın şeylerinin çoğu tek şahitli sansür ! Sen nereden biliyorsun böyle olduğunu olayların? İmamdan mı dinledin ahhahahahah! Gül ? Hakkaten lan, nereden biliyorsun detayları falan! Ben ? atıyor sansür nereden bilecek. Birisi buna anlatmış. Bu pezevenk de tiyatro ruhlu zaten. Bire bin katıyor. Serhat ? Konuşsana sansür ! Tarık ? Bir bildiğimiz var sansür . Bölüp durmayın. Sorularınızı sonra cevaplayacağım. Biraz itiraz edip durulduk. Herkes hikayeye odaklandığı için tarı kın bizi vazgeçirmesi kolay olmuştu tabi. Anlatmaya devam etti ipne:
    #303562 gizli ulak | 18/09/2014 15:28
     
  22. bahçeden hırsız gibi girmiş kendi evine. kızına görünmeden evin arkasındaki odunluğa koşmuş. kitabı kazanların arkasında asılı duran heybeye tıkıştırmış hızlıca. odunluktan ön bahçeye koşarak geçmiş. tam eve girecekken kapıda kızıyla karşılaşmışlar. kız meraklı bakışlarla süzmüş adamı. adam gözlerini kaçırmamaya gayret ederek, "annen su ısıttı mı" demiş. "gusül alayım". kızın şüpheli bakışları yerini sıcak bir gülümsemeye terk etmiş. "hazır babacığım. buyur geç" adam içinden derin bir oh çekerek eve girmiş.
    #303561 gizli ulak | 18/09/2014 15:27
     
  23. "aklından bile geçirme imam" demiş kız. adam ne yapacağını şaşırmış. utancından ve sinirinden elindeki bıçağı öfkeyle fırlatmış mağaranın duvarına. "geldiğin gibi git, şeytanın uşağı! kızımı rahat bırak!" diye inlemiş yere dizlerinin üzerine çökerken. ağlamaya başlamış. irkilerek omzuna dokunan eli fark etmiş hemen sonra. kızı tepesine dikilmiş diliyle dudaklarını yalıyormuş. "anlaşmıştık hani?" demiş kız. "bak köylü mutlu, kimse ölmüyor". adam ağlayarak kaçırmış bakışlarını. "kızım.. kızım ne yaptım ben sana!?" "fedakarlığının kıymetini bilmediler mi?" adam sinirle kaldırmış başını. sert çehresi yavaşça acıya ve hüzne teslim olmuş. "hayır!" ağlamaya devam etmiş "bilmediler.." kız eğilip sarılmış adama. bir süre omzunda ağlamasına izin vermiş. sonra kolundan tutup ayağa kaldırmış. beraber çıkmışlar mağaradan. eve gitmişler. eve geldiklerinde adam karısından su kaynatmasını istemiş. kız annesiyle içeri geçtiğinde adam telaşla camiye koşmuş. içeri girdiğinde doğrudan rahleye yürümüş. rahlede açık duran kitabı gördüğünde nutku tutulmuş. kutsal kitabın olması gereken yerde üzerinde karmaşık yazıların ve türlü lekelerin olduğu tahrif edilmiş bir teksir görmüş. rahleden aceleyle toparlayıp kapatmış kitabı. sonra koltuğunun altına sıkıştırıp eve geri dönmüş.
    #303560 gizli ulak | 18/09/2014 15:26
     
  24. tarık - nerede kalmıştım sansür !? hah! cami! adam telaşla camiye gitmiş. kapı ardına kadar açıkmış. besmeleyle içeri girmiş. girişte solda cemaate hutbe okuduğu kaidenin başında bulmuş kızını. kız bağdaş kurmuş, önündeki rahleden bir şeyler okuyormuş mırıldanarak. adam ne yapacağını kestirememiş bir süre. sonra tedirgin adımlarla yaklaşmaya başlamış kızına. aradaki mesafe azaldıkça kızın mırıltıları yükselmeye, içerideki hava akımı kendini belli etmeye, adamın bacakları titremeye başlamış. iyice yaklaştığında kızın entarisi havalanırcasına dalgalanıyormuş. adam korku içerisinde kızına doğru elini uzatırken aniden her şey durulmuş. caminin kapısı sert bir biçimde çarpmış. adam önce o yöne sonra etrafına bakınmış kısa bir süre. sonra kızına geri döndüğünde kızıyla yüz yüze gelmiş. gözlerinin içi alev alevmiş kızın. adam korkudan altına kaçırmış. bir yandan yaşadığı korku ve utanç, diğer yandan kızının bu durumu onu iyice yıkmış olacak ki kendinden geçmiş. gözlerini açtığında camideymiş hala. başucunda köyden bir iki genç duruyormuş. imama yardım edip kaldırmışlar. bir tanesi ne olduğunu sormuş adama. adam kızını görüp görmediklerini sormuş. gençler aralarında gülüşmüşler kısa bir an. adam sinirlenmiş iyice. neden güldüklerini sormuş. gençlerden biri, mağaraya doğru koşarken gördüğünü söylemiş. adam çıldırmış. çocukların gözlerindeki imayı, köylüye yaptığı itiraftan sonra kim bilir ne söylentilerin dillendiğini düşünüp kahrolmuş. çocukları ayaküstü azarlayıp çıkmış camiden. doğruca mağaraya yönelmiş. hava kararmak üzereymiş. mağaraya ulaştığında kızını köyden iki gençle halvet ederken görmüş. yaşadığı şoku atlatması uzun sürmüş. bir de hissettiği karmaşık ve günah dolu hislerin verdiği acıyla gözü iyice dönmüş. daha önce elini kesmek için kullandığı bıçağı geçirmiş eline. sonra iki çocuğu da bıçaklamış. kızı hem kahkaha atıyor hem küfür ediyormuş adama. çocuklar yaralı vaziyette mağaradan koşarak kaçmışlar anadan üryan. adam kızıyla baş başa kalmış. kız elindeki bıçağa bakmış adamın.
    #303557 gizli ulak | 18/09/2014 15:25
     
  25. Ev bomboştu sansür . Telaşa kapıldım bir an. Kendimi evin dışına attım. Bütün ekip oradaydı. Yere minder sermişler, kahkahalar, sohbetler. Ben ? Lan beni neden uyandırmadınız sansür !? Mustafa ? Çok tatlı uyuyordun kirve. Kıyamadık. Gülüşmeler. Ben ? He ya ne tatlı hem de. Kabus gördüm bu Tarık iti yüzünden. Nilay ? Sen de mi lan!? Ben ? Nasıl yani? Nilay ? Ben de gördüm. Mağaradaydım sansür . Ben ? Oha! Ahmet ? Ben de. Ben ? Hasktirin sansür kafaya mı alıyorsunuz lan beni? Gül ? O kadar saber. Bu ikisi bir de sen. Biz uyumadık bile. Serhat ? Grup psikolojisi olm. Gayet normal. Hikayenin etkisinde kaldınız sansür . Tarık ? Herkes tamam şimdi. Devam edeyim mi? Toplaştık etrafına tarık itinin. Ben gözlerimi ovuşturup nilay ın yanına çökerken tarık başladı kaldığı yerden anlatmaya:
    #303556 gizli ulak | 18/09/2014 15:23